Çocuk Odasında Montessori

Çocuklarımızın en özel alanları elbette onların odalarıdır. Günlerinin büyük bir bölümünü odalarında geçirirler. Ebeveynler, çocukları için oda hazırlarken kapsamlı araştırmalar yaparlar ve kendi zevklerine uygun ürünleri seçerek odaları dekore ederler. Her anne, çocuğu için en güzeli ve en farklı olanı seçmeye çalışır.

Sizlere, son zamanlarda birçok ailenin uyguladığı Montessori felsefesine göre düzenlenmiş bir çocuk odasını tanıtacağız.

Doğru eğitim sadece okul ile sağlanmaz. Bunun yanında aile ve yaşadığı ortam da çocuğa destek sağlamalıdır. Bu yüzden onun için en doğru olanı seçmeyi unutmayın.

Maria Montessori, “Çocuğa kendi başına kullanabileceği bir ortam vermeliyiz: Kendi küçük lavabosu, kendi açabileceği çekmeceler, kendi kullanabileceği gündelik eşyalar, kendi katlayıp-yayabileceği sevimli bir battaniyenin altında uyuyacağı küçük bir yatak… Ona, içinde yaşayabileceği ve oynayabileceği bir ortam vermeliyiz; sonra da onun kendi ellerini bütün gün kullanmasını gözlemeli, akşam kendi başına kıyafetlerini değiştirmesini ve kendi başına yatağına uzanmasını sabırla beklemeliyiz” der.

Montessori’nin temel amaçlarından biri, çocuğun kendi kendine yetebilmesi ve ihtiyaçlarını kendi başına görebilmesidir. Bu nedenle, Montessori’ye uygun bir çocuk odasında eşyaların çocuk tarafından rahatlıkla erişilip, ebeveynlerden bağımsız olarak kullanılabilmesi önemlidir.

Çocuğun kullanacağı eşyalar onun boyuna uygun olmalı ve istediği zaman ebeveyn yardımı almadan kendi isteğiyle bu eşyalara ulaşabilmelidir. Bu sebeple, eşyaların erişilebilirlik durumu göz önüne alınmalıdır.

Çocuk, ebeveynlerden yardım almadan yatağına çıkabilmeli, kendi örtüsünü üzerine örtebilmeli ve sabah uyandığında -beceriksizce de olsa- kendi yatağını toplayabilmelidir. Sosyal medyada Montessori yatağının mutlaka yer yatağı olması gerektiği, başka türlü bir yatakta uyunursa Montessori olamayacağı gibi iddialar görüyorum. Bu doğru değil. Çocuğun yaşına göre kendi başına tırmanabileceği yükseklikte herhangi bir yatak olabilir. Burada amaç, çocuğu illa yer yatağında yatırmak değil, çocuğun bağımsız bir şekilde kendi yatağına erişebilmesine imkan vermektir. Yüksek ve parmaklıklı bir yatakla çocuğun odadaki eşyalara erişimini ve özgürlük duygusunu kısıtlamamak hedeflenir. Bunun nasıl yorumlanacağı size kalmış. Çocuğun erişimi kısıtlanmadığı sürece, dilerseniz alçak bir yatak kurabilir veya yer yatağı tercih edebilirsiniz.

Çocuğun elbiseleri gardırobunda erişebileceği yüksekliğe asılmalı ya da erişilebilir çekmecelere yerleştirilmelidir. Çocuğun günlük giysilerini asabilmesi için kapının arkasına ya da duvarda uygun bir yere alçak bir askı takılabilir.

Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri, çocuklarının ilgi ve isteklerine göre seçimler yapmalarıdır. Çocuğunuzun kendisini keşfetmesi için ona fırsat tanıyan ortamlar oluşturun.

Montessori felsefesinde oyuncakların karışık bir şekilde oyuncak kutularında durması benimsenmez. Çünkü bu kaos görüntüsü çocuğun dikkatini dağıtır ve oyuncaklara erişimini azaltır. Bunun yerine, oyuncaklar her bir grup için özel bir alan ayrılmış alçak raflarda yerleştirilmelidir. Örneğin yapbozlar bir yerde, arabalar bir yerde gibi… Oyuncakları gruplamak için plastik, kumaş ya da karton kutular ve tepsiler kullanılabilir.

Çocuğun odası, onun ilgi alanları göz önüne alınarak döşenmiş olmalıdır. Çocuğun değişik Montessori aktiviteleri arasında dilediğini seçebileceği basit ama fonksiyonel bir dekorasyon izlenmelidir. Montessori yaklaşımında çocuk, oyun oynarken yaşam alanındaki aktivitelerden birini kendi başına seçer. Oyununu oynar, aktivitesini yapar. Oyun veya aktivite tamamlandığında, yeni bir aktiviteye geçmeden önce dağıttığı oyuncakları veya materyalleri yerlerine yerleştirir. Bu düzen duygusu, çocuğun aktivitelerden aldığı keyfi artırır.

Montessori’nin önem verdiği prensiplerden biri de çocuğun yaşam alanının sade bir şekilde düzenlenmesidir. Günümüzde çocuk odalarının parlak renklerle ve aşırı detaylarla döşenmesi alışkanlık haline gelmiş durumda. “Ne kadar süslü, o kadar iyi!” gözüyle bakılıyor. Oysa görsel ve fiziksel dağınıklık çocukların gelişiminde olumlu bir etki yaratmıyor.

Çocuklar, sade ve organize bir şekilde döşenmiş ortamlarda daha sakin olur ve oyun yoluyla öğrenmeye odaklanır. Kısacası, çocuğun zevkinden çok annenin gösteriş duygularını tatmin eden fırfırlı yatak takımları, aşırı sayıda oyuncaklar, ihtişamlı yatak ve dolaplar ortadan kaldırılmalı; yalın çizgilerle üretilmiş, yeterli sayıda eşyayla sade bir çocuk odası döşenmelidir.

Çocuklarımızın  en özel alanları elbette onların odalarıdır.  Günlerinin bir çok zamanını odalarında geçirirler. Ebeveynler çocukları için oda hazırlarken bir sürü araştırmalar yaparlar. Kendi zevklerine göre uygun ürünleri seçerek dekore ederler. Her anne çocuğu için en güzeli, en farklı olanı seçmeye çalışır.

Sizlere farklı ve son zamanlarda bir çok ailenin artık uyguladığı montessori felsefesine göre çocuk odası tanıtacağız.

Doğru eğitim sadece okul ile sağlanmaz. Bunun yanında aile ve yaşadığı ortamın da çocuğa destek sağlamalıdır. Bu yüzden onun için en doğru olanı seçmeyi unutmayın.

Maria Montessori diyor ki,  “Çocuğa kendi başına kullanabileceği bir ortam vermeliyiz: Kendi küçük lavabosu, kendi açabileceği çekmeceler, kendi kullanabileceği gündelik eşyalar, kendi katlayıp-yayabileceği sevimli bir battaniyenin altında uyuyayacağı küçük bir yatak… Ona, içinde yaşayabileceği ve oynayabileceği bir ortam vermeliyiz; sonra da onun kendi ellerini bütün gün kullanmasını gözlemeli, akşam kendi başına kıyafetlerini değiştirmesini ve kendi başına yatağına uzanmasını sabırla beklemeliyiz.

Montessori‘nin temel amaçlarından biri çocuğun kendi kendine yetmesi, ihtiyaçlarını kendi başına görmesi. Bu nedenle Montessori’ye uygun bir çocuk odasında eşyaların çocuk tarafından rahatlıkla erişilip, ebeveynlerden bağımsız olarak kullanılabilmesi önemli.

Çocuğun kullanacağı eşyalar onun boyunu uygun olmalı ve istediği zaman ebeveyn yardımı almadan kendi isteği eşyayı alabilmeli. Bu sebeple eşyaların erişebilirlik durumu göz önüne alınmalıdır.

Çocuk ebeveynlerden yardım almadan yatağına çıkabilmeli, kendi örtüsünü üzerine örtebilmeli, sabah uyanınca -beceriksizce de olsa- kendi yatağını toplayabilmeli. Sosyal medyadaki bazı tartışmalarda Montessori yatağının mutlaka yer yatağı olması gerektiği, başka türlü bir yatakta uyunursa Montessori olmayacağı gibi iddialar görüyorum. Bu doğru değil. Çocuğun yaşına göre kendi başına tırmanabileceği yükseklikte herhangi bir yatak olabilir. Burada maksat çocuğu illa yer yatağında yatırmak değil, çocuğun bağımsız bir şekilde kendi yatağına erişebilmesine imkan vermek. Bir başka deyişle, yüksek ve parmaklıklı bir yatakla çocuğun odadaki eşyalara erişimini ve özgürlük duygularını kısıtlamamak hedefleniyor. Bunun nasıl yorumlanacağı size kalmış. Çocuğun erişimi kısıtlanmadığı sürece dilerseniz alçak bir yatak kurarsınız, dilerseniz yer yatağı…

Çocuğun elbiseleri gardıropunda erişebileceği yüksekliğe asılmalı ya da erişilebilir çekmecelere yerleştirilmeli. Çocuğun günlük giysilerini asabilmesi için kapının arkasına ya da duvarda uygun bir yere alçak bir askı takılabilir.

Ebeveynlerin dikkat etmesi gerek en önemli noktalardan biride onların ilgi ve isteklerine göre seçimler yapmaları gerekiyor. Çocuğunuzun kendisi keşfetmesine için fırsat ortamları oluşturun.

Montessori felsefesinde oyuncakların karışık bir şekilde oyuncak kutularında durması benimsenmez. Çünkü bu kaos görüntüsü çocuğun dikkatini dağıtır ve oyuncaklara erişimini azaltır. Bunun yerine oyuncaklar, her bir grup oyuncak için özel bir alan ayrılmış alçak raflarda yerleşmeli. Örneğin yapbozlar bir yerde, arabalar bir yerde gibi… Oyuncakları gruplamak için plastik, kumaş ya da karton kutular ve tepsiler kullanılabilir.

Çocuğun odası  kendi ilgili alanları göz önüne alınarak döşenmiş olmalı. Çocuğun değişik montessori aktiviteleri arasında dilediğini seçebileceği basit ama fonksiyonel bir dekorasyon izlenmeli. Montessori yaklaşımında çocuk, oyun oynarken, yaşam alanındaki aktivitelerden birini, kendi başına seçer. Oyununu oynar/aktivitesini yapar. Oyun/aktivite tamamlandıysa, yeni bir aktiviteye geçmeden önce dağıttığı oyuncakları/materyalleri yerlerine yerleştirir. Bu düzen duygusu çocuğun aktivitelerden aldığı keyifi artırır.

Montessori’nin önem verdiği prensiplerden biri de çocuğun yaşam alanın sade bir şekilde düzenlenmesi. Günümüzde çocuk odalarının parlak renklerle ve akıllara ziyan detaylarla döşenmesi alışkanlık haline gelmiş durumda. “Ne kadar süslü, o kadar iyi!” gözüyle bakılıyor. Oysa görsel ve fiziksel dağınıklık çocukların gelişiminde olumlu etki yaratmıyor.

Çocuklar sade ve organize bir şekilde döşenmiş ortamlarda daha sakin oluyor ve oyun yoluyla öğrenmeye odaklanıyor. Kısacası, çocuğun zevkinden çok annenin gösteriş duygularını tatmin eden fırfırlı yatak takımları, aşırı sayıda oyuncaklar, ihtişamlı yatak ve dolapları ortadan kaldırılmalı, yalın çizgilerle üretilmiş, yeterli sayıda eşyayla sade bir çocuk odası döşenmeli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir